Yıllar sonra tabelaların ötesine geçebildim. Yıllardır menemene gidip geliyorum her tabelada Çanakkale yazısını görüyorum ama bir türlü altınoluktan öteye gitmek kısmet olmamıştı. Ve sonunda bu da oldu. Bir iş görüşmesi için Geliboluya gitmemiz gerekti ve ben hayranlık içinde burda yaşanır yaa fikri ile arabanın camından etrafı seyrettim. Lapsekiye kadar devasa heykellerle karşılaşmış olsak da en mantıklı bulduğum heykel bu pegasus oldu.
Ardından hedefimize ulaştık :) Gene iş gereği kalem lazım oldu ve yıllar sonra kırmızı kalem ile yine karşılaştık :) sanıyorum enson lisede kullanmıştım yani bundan 10 yıl önce.Saçlarımda beyazlıyor herşey değişiyor, allam ya neyseki kırmızı kalemim var artık :)
Geliboludan dönerken bigaya uğrayıp çatısını yapmış olduğumuz bir çiftliğe uğradık.Nasıl bir şanstır ki bu gördüğünüz 1 haftalık buzağ'lara denk geldik.Kendileri sürekli yalanmakla beraber süt zamanları geldiği için pek hareketlilerdi. Bir yarım saat onlarla oynamış olabilirim:)
Anneleri çok ürkeklerdi -oldukça da kokuyorlardı-oyüzden onların fotolarını çek(e)medim :) Ama şöyle bir şey yaşadık kendileriyle:Bir ineğe doğru yaklaştım,yazık o da ben elimi hafifce uzatınca yaklaşmaya başladı ama ben cesaret ve tedirginlik arasında dokunmaya çalışırken, iş arkadaşım aynen şöyle söyledi: korkma kızım sen korktukça o da korkuyor bak böyle yaklaşıcaksın deyip ilk hamlesi ile hayvanı kaçırmayı başardı :) ama olayın ilginç yanı şuki ben yine elimi uzatınca yine geldi:) azıcık sevdim ben de. Sonuçta kocaman hayvan nolur nolmaz yalıyayım derken kolumu koparır falan :P
Ve sosyal sorumluluk : Eşitlik, Audinin içinden muhteşem manzarada ilerleyen hacı muratın fotoğrafını çekme keyfi değildir.
2 yorum:
buzağılar kapmaz kolunu saf mısın anlamadım ki :D
buzağlarından bahseden kim ben analarından bahsediyorum:)
Yorum Gönder