30 Nisan 2012 Pazartesi

Satır aralarını oku bebeğim

Aşağıda görmüş olduğunuz çalışmayı satır satır işlemiş sayılabilirim bunun için başlıktan yola çıkarak yazıyı okuyup okuyup anlamlar çıkartmaya çalışmak boşuna bir çaba olacaktır :)Bugün eğlenceli bir günümdeyim süper bir film izledim, güzel bir tablo yarattım daha ne olsun.Aaa bişey daha olmuş : fırındaki milföy poaçalarım :) Buarada şuan saat 23:30 az önce yemek yedim ölüyorum :)
Şimdi gelelim tablo çalışmasına; yanlış hatırlamıyorsam ben bu çalışmayı ilkokul 4 te yapmıştım. Ozamanlar minik karposttallarla çalışıyorduk şimdi ise 70x100 posterlerle çalışıyoruz :P Şimdi yapılışı aynen şöyle:
2 adet aynı baskı poster alıyorsunuz; bunlardan birincisini bir hafta önce beş liraya ertesi hafta aynı adamdan bir tanesini 3.5 liraya alıyorsunuz (kazıklandım mı kar mı ettim anlamadınız değil mi! çünkü ben de anlamadım) 
Daha sonra posteri 3'er santimetreler halinde işaretleyip işaretli yerlerden kesiyorsunuz. Ne kadar paramparça olursa okadar iyi denilebilir.Çünkü her bir şeridi yeniden doğacak yepyeni bir oluşumda yeniden hayat bulacak.
Buarada bizim posterimizde olduğu gibi özel figürler varsa benim yaptığım gibi figürleri 3'er cm olarak parçalamaktansa 12cm içerisinde bütün halde kalacak halde korumak isteyebilirsiniz -Elinizdeki bütünlerden birtanesini kenara ayırmanız gerekiyor çünkü artık onun pek bir önemi yok biz birtanesi ile yolumuza devam edeceğiz. Bir de söylemei unuttum maket bıçağı ile parçaladığınız parçalara isimler, numaralar veya kodlar vermeyi unutmayın.

 Sıraya soktuğunuz şeritleri aynı iki şerit hep yanyana gelecek şekilde mukavvanızın üzerine yapıştırmaya başlayın.Zaten verdiğiniz numaralar sizi yönlendirecek.Posteriniz mukavvanızdan dışarı taşıyorsa, fazlalığı bir  kenara yönlendirerek devam edin, tüm işlemler bittikten sonra istediğiniz şekilde ki ben bunu makasla yaptım, fazlalıklardan kurtulun.



 Artık oluşturduğunuz resmi duvarınıza asabilirsiniz. Belki birazcık zamanınızı alır ama ortaya çıkan sonuç sizi "mutlu" edecektir.


26 Nisan 2012 Perşembe

Şans eseri


Geçenlerde büroda powerpoint sunumu hazırlarken aaa sunuma ne şarkı koysam diye düşünüyordum ve rastgele açtım bitane. Oldukça etkileyici geldi. Tam da hissetmeyi sevdiğim önce biraz nazik ritimler ve ardından yükselen ve heyecanımı da yükselten ses tonlamaları. Ee tabiki paylaşmamak olmazdı :)

17 Nisan 2012 Salı

Beni zayıf yerimden yakaladın yirmidört


Gene dayanamadım. Böyle bizden biri gibi oldu Çiğdem Evrandır, facebookta twitterda blogda hepsinde takibindeyim kendisinin. Ve bence gerçekten güzel pastalar yapıyor. Keşke izmirde olsaymış. Bu yukarıda gördüğünüz pasta beni benden aldı. Yoldaki duruşa bayıldım çok eğlenceli ve dinamik görünüyor. Kimbilir tadı nasıldır :) Siz de beğendi iseniz bu görsel şöleni, ve unutulmayacak pasta lezzetlerini kaçırmayın.
                               "Yirmidört"

16 Nisan 2012 Pazartesi

kollar ete büründü





Bazen bilemiyorum kukla başlığı altında birşeyler yapıyorum ama yaptıklarım gerçekten kukla mı?
Bugün twitter'da dolanırken Ali Poyrazoğlu ile karşılaştım,  medyadan bildiğim kadarıyla kendisinin kuklaları ve kukla koleksiyonu var.Resimlerine falan bakayım derken gene konudan uzaklaştığımı farkettim ya da aslında konuyu bilmediğimi :) Öyle şeyler geçiyorki bazen aklımdan herşeyi yaparım diyorum.Gördüğüm herşeyde biraz parçam olabilir. Bulduğum her görseli her malzemeyi biriktiriyorum ve sonunda kafası karışık insan olarak çok da ilerleyemiyorum.
Sonuç olarak bu iş sadece hobi bile olsa birşeylerle uğraşmak önce o işe saygıyı ve farkında olmayı gerektiriyor.Neyse biraz daha zaman veriyorum kendime göreceğiz :)
Gelelim asıl konumuza, yukarıda gördüğünüz gibi benim modelim ete bürünmeye başladı.Yeni bir paket polimer kil malzeme açtım ve bu sefer kokusu hiç sevmedim.Diğerininde markası aynıydı ama böyle silikon gibi kokmuyordu.Yeni dergi kokusu boya kokusu vs sevmem ben böyle şeyleri ve çalışırken hep rahatsız eder beni.Artık başa gelen çekilir diyerek kolları kapladım.Sırada bacaklar ve en sonra ayaklar ve eller var.Ve finalde kıyafet seçimi.Buna da henüz karar vermiş değilim. Bir kaç seçenek var bakalım önümüzdeki günlerde göreceğiz neler olacak.Açıkcası ben de bilmiyorum sanırım süpriz olacak :)

10 Nisan 2012 Salı

Ellerinden kırmızı kanlar akan kız...


RED from RED on Vimeo.

Çok mutluyum sonunda video eklemeyi başardım :) Bu video ile geçenlerde "Şirret Şerbet"in blogunu gezerken karşılaşmıştım. Böyle hikayeleri seviyorum,farklı bakış açılarını seviyorum.
ORANGE - Noël from AKAMA STUDIO on Vimeo.
Çok eğlenceli bir video değil mi yahu :) her hediye bir heyecan :)Bu animasyonları hazırlamak oldukça zordur diye tahmin ediyorum ama yapan yapıyor tebrik ediyorum.


Corpse Bride - International Trailer from Eric Powell on Vimeo.

Ve en sevdiğim "Corpse Bride" sevgili Tim ve ekibi siz nasıl birşeysiniz öyle!!!!

6 Nisan 2012 Cuma

Sonunda çanakkale yollarında

Yıllar sonra tabelaların ötesine geçebildim. Yıllardır menemene gidip geliyorum her tabelada Çanakkale yazısını görüyorum ama bir türlü altınoluktan öteye gitmek kısmet olmamıştı. Ve sonunda bu da oldu. Bir iş görüşmesi için Geliboluya gitmemiz gerekti ve ben hayranlık içinde burda yaşanır yaa fikri ile arabanın camından etrafı seyrettim. Lapsekiye kadar devasa heykellerle karşılaşmış olsak da en mantıklı bulduğum heykel bu pegasus oldu.
Ardından hedefimize ulaştık :) Gene iş gereği kalem lazım oldu ve yıllar sonra kırmızı kalem ile yine karşılaştık :) sanıyorum enson lisede kullanmıştım yani bundan 10 yıl önce.Saçlarımda beyazlıyor herşey değişiyor, allam ya neyseki kırmızı kalemim var artık :)

 Geliboludan dönerken bigaya uğrayıp çatısını yapmış olduğumuz bir çiftliğe uğradık.Nasıl bir şanstır ki bu gördüğünüz 1 haftalık buzağ'lara denk geldik.Kendileri sürekli yalanmakla beraber süt zamanları geldiği için pek hareketlilerdi. Bir yarım saat onlarla oynamış olabilirim:) 
 Anneleri çok ürkeklerdi -oldukça da kokuyorlardı-oyüzden onların fotolarını  çek(e)medim :) Ama şöyle bir şey yaşadık kendileriyle:

Bir ineğe doğru yaklaştım,yazık o da ben elimi hafifce uzatınca yaklaşmaya başladı ama ben cesaret ve tedirginlik arasında dokunmaya çalışırken, iş arkadaşım aynen şöyle söyledi: korkma kızım sen korktukça o da korkuyor bak böyle yaklaşıcaksın deyip ilk hamlesi ile hayvanı kaçırmayı başardı :) ama olayın ilginç yanı şuki ben yine elimi uzatınca yine geldi:) azıcık sevdim ben de. Sonuçta kocaman hayvan nolur nolmaz yalıyayım derken kolumu koparır falan :P




Ve sosyal sorumluluk : Eşitlik, Audinin içinden muhteşem manzarada ilerleyen hacı muratın fotoğrafını çekme keyfi değildir.

Bu sefer ek bir sosyal sorumluluk daha var: "PARADISE AND OBLIVION"  kesinlikle izlemeniz gereken izlerken bakış açınızın gelişeceği,yer verdiği fikirlere katılsanız ya da katılmasanız bile gelecek için size bir perspektif kazandıracak güzel bir belgesel film.(Videoyu youtube üzerinden açıp cc'yi tıklarsanız Türkçe alt yazı seçeneğine ulaşabilirsiniz.)

1 Nisan 2012 Pazar

Ah şu yıllar...


"ilk gün" yazımı hatırlayanlar bilenler varsa yukarıdaki kediciğimi hatırlayacaktır:) ilk yazımı 1nisan 2010da yazmışım bu da demek oluyorkiiiiiiiiiiiiiii 1nisan 2012 itibari ile "ELDE HERŞEY" iki yaşına girmiş bulunmaktadır :)

Vay be yıllar ne de çabuk geçiyor değil mi :) Bu güzel gün için güzel bir şarkı benden size "Harry Belafonte-jump in the line" iyi dinlemeler ve güzel geceler herkese:)

merak ettim diyenler